Twigo, her gün olduğu gibi gün doğarken evden çıkmış ve şehir merkezine doğru yürümeye başlamıştı. Korların mahallesini hızla geçti, Yavanilerin marketine uğrayıp yiyecek birkaç şey aldıktan sonra yürümeye devam etti. Tam yolu yarılamıştı ki uzaklardan gelen kulakları sağır eden bir boru sesi işitti ve hemen sesin geldiği tarafa doğru koşmaya başladı. Henüz kim olduğunu bilmediği bir kişi boruyu yardım frekansında üflemişti ve bu sesi duyan herkes acil bir durum olduğunu bilirdi. Sesin geldiği yönde birkaç mızrak boyu gitmişti ki az ilerideki çalının arkasında tek bir boynuz gördü. Acil duruma neden olan durumun hâlâ devam ediyor olabileceğini düşünüp temkinli bir şekilde çalıya yaklaştı. Çalının yanına geldiğinde bir de ne görsün! Tek boynuzu kırık orta yaşlı erkek bir dağ cücesi bir çukurun içinde elinde az önce çaldığı boru ve bir çuval ile yardımın gelmesini bekliyor. Twigo, hemen cüceye seslendi:
-Amca, yaralı mısın, ne oldu?
+Çok sağ ol genç adam. Yaralı değilim ama bu çukurda mahsur kaldım. Uzun bir dal parçası bulup çıkmama yardım edebilir misin?
-Hemen amca!
Twigo, çalının yanında bulduğu sağlam bir dal parçası ile cüceyi çekip çıkardı. Ardından sohbet etmeye başladılar:
-Amca, çukura nasıl düştün? Ayrıca köyünden bu kadar uzakta ne işin var, yolculuk nereye?
+Çok teşekkür ederim genç adam. Evet uzun süredir yoldayım ancak zorunluluktan geldim bunca yolu. Birkaç hafta önce Kontluk’tan köyümüze ve civar köylere askere alım emri geldi, yaş aralığının tam sınırındaymışım mecburen benim de gelmem gerekti.
-Askere alım mı? Savaş mı çıkacak? Neler oluyor?
+Ben de emin değilim. Sen belki bilmezsin ama dedenler çok iyi hatırlar, yüzyıllardır adamızda savaş hüküm sürüyordu ta ki Kont tüm adanın yönetimini ele geçirene kadar. Başta herkes Kont’un önderliğinde barış gelir, düzen tekrar sağlanır sandı ama insanlar köylerinden alınıp üretim tesislerinde çalıştırılmaya başlanınca herkes durumun eskisinden de beter olduğun anladı. Şimdi ise işler daha da kötüye gidiyor. Söylentilere göre Kontluk komşu adalara çıkarma planlıyormuş. Adamızı sömürdüğünüz yetmedi başkalarının adalarına da göz diktiniz. Yeter artık!
-Amca, amca… Sakin ol etraftakiler duyacak.
+Haklısın Kontluk askerlerinin bizi duyması hiç iyi olmaz.
-Şimdi nereye gideceksin? Askeriye ne tarafta bilmiyorum ama sana oraya kadar eşlik etmek isterim.
+Hayır, benimle gelirsen senin de askerlik için geldiğini sanabilirler. Ama bana daha fazla yardımcı olmak istiyorsan bu kitabı almanı istiyorum.

Cüce, elindeki çuvaldan eski bir kitap çıkardı ve Twigo’ya verdi. Ardından birbirlerine veda ettiler ve ikisi de yollarına koyuldu. Twigo, şehir merkezine vardığında askerlerin insanları zorla evlerinden çıkardığını ve kağnılara bindirdiğini gördü. O an, insanlara yardım etmeyi her şeyden çok istedi ama tam hamle yapacakken bir asker onu da kolundan yakaladı ve sürüklemeye başladı. Twigo, askerin elinden kurtulmak için çırpınmaya başladı ve tam kağnıya bindirilecekken onu tutan askerin ayağına bastı ve askerin acıyla elini bırakmasıyla koşarak kaçmaya başladı. Asker arkasından bağırmaya başladı ama daha sonra diğer askerler tarafından engellendi ve Twigo’nun peşinden gitmekten vazgeçtiler.

Twigo, koşarak evine döndü ve hemen kapıdaki bütün kilitleri kilitledi. Annesi, bütün bu gürültüye uyanmıştı ve Twigo’ya ne olduğu sordu. Ancak o konuşamayacak kadar korkmuştu ve hiçbir şey demeden odasına gitti. Birkaç saat sonra kendine geldiğinde kendisini yatağının yanında yerde uyuyakalmış olarak buldu. Ve birden yaşlı dağ cücesinin ona verdiği kitap aklına geldi. Hemen kitabı eline aldı ve kırmızı deri kaplamalı kapağının sağ altına kızgın mil ile kazınarak yazılmış başlığı okudu, “Ke Vadi’nin Seyahat Günlemi”. Ardından sayfaları karıştırmaya başladı. Bu kitap, kapağında da yazdığı gibi bir seyahat defteriydi. Kitapta yaşadıkları adanın dört bir yanından hikayeler ve gözlem notları vardı ayrıca oldukça ayrıntılı şekilde düzenlenmiş bir içindekiler bölümü ve elle çizilmiş bir harita da mevcuttu. Twigo, araştırmayı seven bir genç olduğundan yaşadığı adanın birçok yerine ve yaşayan halklara aşinaydı. Ancak bu kitap onun bu güne kadar gördüğü en ayrıntılı haritaydı.