Kim aldı bunları yine içeri? Kırk kere söyledik ama çekime başladığımızda içeriye kimseyi almayın diye. Ensar nerede?

Buradayım! Yahu sanki bilimsel deney yapıyoruz. Altı üstü çökertme kebabı nasıl yapılır onun videosunu çekiyoruz.

Ensar! Kızdırma beni. Sen istedin diye çekiyoruz onca derdi. Neymiş Ömer’in canı çekmiş.

Adam uzun yoldan geldi. Canı çekmiş yapmayalım mı?

İyi.

Sen onu yap da bir kargo sipariş etmiştim onu alıp geliyorum ben.

Yusuf?

Naber, kanka?

Kargo falan geldi mi?

Yok kanka.

Gelince hemen haber et, önemli

Tamam kanka.

Ömer! Ensar! Yusuf! Yemek hazır gelin.

Geliyoruuum!

Geliyorum daa!

Tamam kanka.

Geldim.

Ney? Sen kimsin?

Enes ben, Ömer’in yeni kankası.

Yusuf, kanka dediğin bu mu ola?

Hah siz zaten tanışmışsınız ha.

Evet adı Enes imiş de ne zaman geldi?

Ya, metronun çıkışında davul çalıyordu dedim aç kalmasın. Aldım geldim.

Ne diyon Ömer?

Şaka şaka, benim yeni kankam Enes bu.

OOOOO hoş geldin Enes kardeş. Ömer’in kankası bizim de kankamız olmuyor ama neyse geç otur çökertme kebabı yaptık. Sever misin?

Sevmem.

Ney?

Şaka şaka.

Ömer, iyice kendine benzetmişsin çocuğu da. Neyse geçin başlayın siz.

Sen nereye?

Geleceğim ya ufak bir işim var da.

İyi yedik ha!

Aynen kanka.

Yusuf?

Efendim kanka?

Neyyyyse. Barbaros nerede?

Ben görmedim bayağıdır. Enes sen gördün mü?

Barbaros kim?

Yemeği yapan var ya az evvel gitti. Ortak ya!

Ha, yok görmedim maalesef.

Ömer, Enes! Aradım telefonu çalmıyor. Adam kayıp usta.

Ensar, sakin ol metroda falandır.

Ömer, İstanbul mu burası metroda ne kadar kalacak? 2 saattir yok adam.

Doğru Ankara metrosu kısaydı. İşte Enes, görüyorsun İstanbul her seferinde daha iyi olmayı başarıyor.

Yahu, adam yok.

Tamam sen bir daha bir ara telefonla biz Enes ile eski merkeze gidip bir bakalım orada mı. Hem Enes de eski mekanı görmüş olur.

İyi, biz de Yusuf ile çevreye bakalım o sırada.

Tamam kanka.

Gel Enes.

Geldim.

Enes, az önce olduğumuz yer bizim yeni merkezimiz. Aslında bir Barbaros bir de Ensar merkez diyor da küçük bir dükkan kiraladık işte. Ama güzel oluyor ya. Eskiden okulda buluşurduk herkes üniversiteye geçince okullar falan ayrıldı tabi. Ben daha önce ayrılmıştım da neyse yine gelmek durumunda kaldım Ankara’ya işte. Bundan bir iki sene önce eski okulun orada bir dükkan kiralamış Barbaros’un babası. Ben dedim başta amaçsız bu dükkan kafede falan buluşuruz buraya kimse gelmez diye ama Barbaros bir tek orada buluşmayı kabul edince yapacak bir şey kalmadı her cumartesi orada toplanmaya başladık. Zamanla arkadaşlar çoğaldı ekip büyüdü, e haliyle dükkan küçük gelmeye başladı. Biz de sponsorların da desteği ile burayı aldık. Gördün mü bilmiyorum ama 2 katlı bir de altta deposu var. Hoş mekan, seviyorum ben. Ama kafede buluşabiliriz hâlâ bence.

Burası mı?

Hah gelmişiz metroya, dalmışım.

Yusuf?

Efendim kanka?

Dükkanın mutfağında eksik bir şey var mıydı çıkmışken onları da alalım?

Var kanka.

O zaman dur şurada da bir iki meyve, sebze alalım. Bir de hazır gelmişken sen kek falan diyordun, Ömer’in doğum günü mü var yine?

Yok kanka.

Kimindi?

Baybars kanka.

Ha, geldi yine Ağustos tabi. Herkesin doğum günü de bu ayda arkadaş.

Yok kanka.

Gerçi bir Baybars vardı doğru.

Oh be sonunda geldik. Ne kadar uzakmış bu Koru metro da. Şimdi bir de 45 dakika otobüs çekeceğiz. Ankara çok yorucu ya.

Yok kanka ya az kaldı. Hem, İstanbul’u hatırlamıyor musun? Okuldan bizim eve gidelim de annemlere sürpriz yapalım diye yola çıkmıştık, Tekirdağ’dan gelen annemler bizden önce varmıştı.

Kanka doğru diyorsun da Ankara’da yaşanmaz ya.

Efendim?

Oh, sonunda ulaştık be! Neredesin?

Geleceğim dedim ya.

Yahu 3 saat oldu gideli merak ettik Ömer ve Enes eski merkeze gitti aramaya, biz de Yusuf ile çevreyi arayalım dedik bulamayınca markete geldik alış-veriş yapıyoruz.

Ömer ve Enes ne diye eski merkeze gitti anlamadım ama… Birkaç işim vardı uzayınca haber veremedim telefonun şarjı bitti.

Eski Barbaros olsa hop cebinden bir powerbank ötekinden bir Type-C kablo ötekinden bir mızıka oh ne âlâ olurdu.

Sorma, beni bu sıcak havalar mahvetti.

Orhan Veli?

Aynen.

Eee şimdi neredesin?

Bizim eve uğradım çantamı almak için, hakikaten mont olmadan zor oluyor ya, cebi az olan şeyler giymek çok rahatsız ediyor. Kendimi boşlukta hissediyorum. Şimdi aldım çantamı rahatladım. Vereyim mi bir el feneri?

Yok da. Geliyor musun?

Geliyorum dedim ya işte. Ömerleri de alayım mı gelirken?

Olur, ara da önce haberleri yok.

Tamam.