Kaldığımız otelden M2 metrosuyla Kongens Nytorv’a oradan da M3 metrosu ile Radhuspladsen’e gittik.
İlk olarak Kopenhag İllüzyon Müzesine girdik. Burası birtakım görsel oyunların bulunduğu 2 katlı bir müze. İçerisi fazla büyük değildi ama değişik fotoğraflar çekmek ve ailecek gezmek isteyenler için güzel bir yer ayrıca giriş Kopenhag Kart ile ücretsiz.
Buradan sonra rotamızda Kopenhag’ın ünlü lunaparkı Tivoli Bahçesi bulunuyordu. Parka, Kopenhag Kart’ınızı kullanarak ücretsiz girebiliyorsunuz ancak her farklı biniş için ayrı ayrı kendi gişelerinden veya akvaryumun yanındaki ortak gişeden bilet almanız gerekiyor. Bir bilet yaklaşık 45 Kron yani 300TL. Kardeşim ile Danimarkalı ünlü yazarın masallarının animatroniklerle görselleştirildiği Andersen Masalları’nın anlatıldığı trene bindik onun dışında parkta ilgimizi çeken başka bir oyun olmadı. Arazisi fazla büyük olmamasına rağmen parka oldukça fazla oyun ve yemek alanı sığdırmayı başarmışlar. Ailecek gezmek için güzel bir park ancak biraz küçük.
Bir kenarda yanımızda getirdiklerimizi yedikten sonra parka 500 metre mesafedeki Danimarka Milli Müzesine gittik. Burası taş devrinden itibaren Danimarka topraklarının tarihini kazılar ve araştırmalarda bulunan nesneler ile anlatmakta. Ayrıca başka medeniyetler için de bir kat bulunmakta ve o medeniyete ait eserler bu katta sergilenmekte. Kopenhag’daki diğer müzelerde olduğu gibi burası da fazla büyük değil ancak üst katta, verilen oyuncak kredi kartına fare tekerleğini döndürerek, borsada oynayarak veya bilgi yarışması çözerek bakiye yüklemeye çalıştığımız para kazanma simülasyon oyunu eğlenceliydi.
Müzeden sonra geldiğimiz metro rotasını tersten giderek havaalanı durağından 3 durak önce Amager Strand durağında indik. Burası yapay bir halk plaja sahip yerel halkın yoğun ilgi gösterdiği bir yer ayrıca Kuzey Denizi ve Baltık Denizi’ni birbirine bağlayan Øresund kanalında yüzmek için gelinebilecek sahili de olan birkaç plajdan biri.
Kuzey Denizi’ne yüzmek için girdiğimizde ilk fark ettiğimiz tuz oranının yok denecek kadar az olmasıydı. Gözü hiç yakmamasının yanı sıra tadında yosunlu denizsuyu tadı dışında çok az tuz vardı. Hava yaklaşık 17 derece ve deniz suyu sıcaklığı da yaklaşık 12 dereceydi. Suya ilk ayağımızı soktuğumuzda çok soğuk gelmesine rağmen girdikten sonra büyük oranda alıştık. Amager sahili yapay olarak oluşturulmuş olsa da Kopenhag nüfusu ve yıllık turist sayısına göre oldukça yeterli büyüklükte kumsal alana sahip. Su açıldığınızda uzun süre derinleşmiyor ve zemini kum ancak yosunlar ayağınıza dolanabiliyor. Yine de ağustosun ortasında bile kumsalda kafanıza güneş geçmeden oturabileceğiniz ve denize girebileceğiniz sakin bir yer Kopenhag.
Denizden çıktıktan sonra otele döndük ve bu günü de burada sonlandırmış olduk.