Fes
Fes şehri El-Bali (eski) ve El-Cedid (yeni) kısımlarından oluşuyor. Ülkedeki en büyük saray Fes’te. Kendisi gibi kapısı da çok büyük. Yılda üç kere, portakala benzeyen turunçgillerden bir meyveye karbonat dökülerek temizleniyor. Eskiden idam cezalarının uygulandığı meydan da burası. Fes’in 40 bin sokaklı çarşısına gitmeden önce şehrin tamamının göründüğü bir tepeye çıktık. Ardından medina bölgesine geçtik. Çarşının giriş kapısının dış tarafı mavi, iç tarafı yeşil. Yeşil kullanılmasının sebebi Hz. Muhammmed (s.a.v.)’in en sevdiği renk olarak bilinmesi. Bu yüzden çoğu islam ülkesinin bayrağında da bu renk kullanılıyor. Her birinde ayrı bir dükkan türünün bulunduğu; bazen daracık, rengarenk sokakları gezdik. Çok eski zamanlardan kalma, her saat başı farklı bir ses çıkaran ilginç bir saat gördük. Tabii ki alışveriş de yaptık. Yüzyıllar önce Emevilerden kaçarak Fas’a gelen İdris bin Abdullah’ın oğlu İdris II’nin sembolik mozelesini gördük. Namaz vaktinde Karaviyyin Medresesi-Üniversitesi’nde namaz kıldık. Bu ülkede sokağın, kapıların ortasına; saksıların içine kıvrılan kediler de çok fazla var. İstanbul kedileriyle yarışır. Deri ürünlerin üretildiği tabakhaneyi de gördükten sonra akşam namazına Kazablanka’ya yetişmek için yola çıktık.
Kazablanka
Yetiştik. Kralın rüyasında Cebrail’i görmesi üzerine Müslüman olmayanlar dahil birçok ülkeden gelen bağışlarla birlikte yapılan, dünyanın en uzun minaresine sahip, Atlantik kıyısındaki Hasan II Camii’ne gittik. Cami kocaman bir avlunun ortasında heybetli bir yapı. Başta Zemzem Tower’dan uzun mu acaba dedik ama değilmiş. Gün batımı harikaydı. Namaz sırasında Kabe’de ve Mescid-i Nebevi’deki ortamı hissettim. Caminin içi çok genişti ve büyük bir kısmı doluydu. Hasan II Camii’nden otelimize giderken Rick’s Cafe isimli bir restoran gördük. Bu dükkan aslında ünlü Hollywood filmi Casablanca’nın çekildiği yer değil. Film stüdyoda çekilmiş. Sonrasında Amerikalı bir kadın mekandaki tüm eşyaları satın almış ve Kazablanka’daki bir dükkanın içini aynı şekilde dizayn etmiş. Restoran rezervasyonla çalışıyor. O kadar popüler ki gemi yolculuklarından önce Amerika’dan rezervasyon yaptırıp gelenler bile oluyormuş. Filmin orada çekilmiş olduğunu zannedenlerin sayısı da bir hayli fazla. Ayrıca Faslılar Kazablanka için Anfa ismini kullanıyor. Fakat II. Dünya Savaşı’nda gizli mesajlaşmalarda “Beyaz Ev” yani “Casa Branca” diye bahsedilmesi ve tüm dünyanın şehri Casablanca filmiyle tanıması dolayısıyla Kazablanka adı daha sık kullanılıyor.