Sabah ilk olarak S1 treni ile Marienplatz’a gittik. Burada ilk olarak St. Peter Katedrali’ni gördük. Daha önce gittiğim yerlerden farklı olarak burada heykel olarak bebekler veya İsa heykeli yerine o bölgede yaşamış gerçek insan heykelleri yapmışlar. Ayrıca orada dinlediğim bir tur rehberinin dediğine göre Alman kültürü ile özdeşleşmiş bira ve Oktoberfest aslında Bavyera kültürünün ögelerindenmiş ancak daha sonra Alman kültürü olarak bilinir olmuş. Daha sonra Englischer Garten’a gitmek üzere yola çıktık. Önce yol üzerindeki Hofgarten’a geldik. Burası Diana Temple etrafına inşaa edilmiş bir park. Ancak burada en ilginç olan parkın kuzey kenarındaki düzlük alanda herkesin bocce oynuyor olmasıydı. Birbirinden bağımsız birçok insan kendi aralarında vakit geçirmek için bocce oynuyordu. 10.24
Englischer Garten’a geldiğimizde parkın kapısından itibaren İsar Nehri’nin birkaç kola ayrılıp parkın tamamına yayıldığını görebiliyorsunuz. Parkın güney kapısında nehrin çok hızlı akmasını fırsat bilip sörf yapmak için bir alan yapmışlar. Burada birçok kişi ayaklarına ip ile bağladıkları sörf tahtaları ile akıntıya karşı sörf yapıyordu. Ayrıca burası gibi sörf alanları parkın iç tarafında nehrin hızlandığı birçok yerde de mevcut, nehirde yüzmek de mümkün. Ayrıca parkın her tarafına yayılmış nehrin kenarındaki çimenlik alanlarda, ormanda ve nehrin içinde gerçekten çok sayıda kaz, ördek ve kuğu görebilirsiniz. Park göz alabildiğine büyük bir yer, devasa çim alanları ile kalabalık olsa bile sakin bir yer. Parkın içinde saray mimarisinden kalma Yunan mimarisi ile yapılmış sütunlu bir yapı ve eskiden saray veya surların arazi sınırlarını belirlemek için kullanılan birkaç tane sınır taşını görebilirsiniz. 12.32
Englischer Garten’daki Çin Kulesi, bira bahçesi ve büyük gölü de gördükten sonra önce U3 metrosu ile Moosach durağına oradan da 52 numaralı otobüs ile Nymphenburg Palace’a geldik. Burası eskiden yöneticiler tarafından yazlık saray olarak kullanılan bir yermiş. On sekizinci yüzyıldan kalma çizimlerde gördüğüm kadarıyla eskiden çok daha gösterişli ve aktif kullanılan bir yer olsa da günümüzde eski şaşaasını koruyamamış ve sade ve sakin bir turistik lokasyon haline gelmiştir. Ayrıca tıpkı Englischer Garten’da olduğu gibi burada da sarayın bahçesinde onlarca kaz tüm sarayın etrafını bir hendek gibi çevreleyen nehirde yüzüyor ve çimlerde geziyordu. 17.13
Otele döndükten sonra Ćevabdžinica adındaki Boşnak restoranına Boşnak böreği yemek için gittik ancak gittiğimiz zaman börek satılmıyormuş bizi başka bir dükkana yönlendirdiler. Adriatik - Bäckerei Konditorei adındaki bu dükkandan Boşnak böreklerimizi aldık ve otele geri döndük. 19.23