
Kopenhag - Son Gün ve Yorumlar
Bugün gezimizin son ve dönüş günüydü. Kopenhag ve Malmö hakkında bilgilendirme ve değerlendirme yapacak olursam, Kopenhag nüfusunun 1.4 milyon olmasını da göz önünde bulunduruğumuzda oldukça küçük bir şehir, Türkiye’de bir şehre benzetecek olursam hem nüfusu hem şehrin genel yapısı olarak Eskişehir’e benzetiyorum. Şehirde tıpkı Amsterdam ve Avrupa’daki birçok şehirde olduğu gibi bisiklet çok yaygın bir ulaşım aracı. Bundan dolayı araç trafiği az ve bisikletler için tasarlanmış yollar ve park alanları şehrin her yerinde bulunuyor....

Zanzibar'da Son Gün
Son günümüz meyve, baharat ve son dakika alışverişleriyle geçti. Mango, şoki şoki, hindistan cevizi, mangosteen, avokado, ananas gibi meyveler aldık. Papaya almadık çünkü gündüz yediğimiz papaya bizim için büyük bir hayal kırıklığı oldu. Ya buranınkini sevmedik ya da iki sefer de kötüsüne denk geldik. Ben 2 yıl önce Arabistan’da yemiştim ve o zamandan beri o tadı arıyorum. Kaldığımız yerin güvenlik görevlisine “Teşekkür ederim.”, “Nasılsın?”, “İyiyim sen nasılsın?”, “Görüşüz.”, “Günaydın.” gibi ifadeleri öğrettik....

Malmö - Kopenhag Hayvanat Bahçesi
Bugün ilk iş olarak havaalanına bindiğimiz tren ile İsveç’te bir liman şehri olan Malmö’ye gittik. Malmö’ye giden tren Kopenhag içerisinde de gidiyor bu yüzden Kopenhag içerisinde binip yine Kopenhag içerisindeki bir istasyonda inecekseniz Kopenhag Kart geçerli ancak Danimarka sınırları dışına çıkacaksanız bilet satın almanız gerekiyor. Bunu da istasyonda bulunan elektronik bankolardan yapabiliyorsunuz. Malmö’ye vardığımızda pek planımız yoktu bu yüzden doğrudan en çok ziyaret edilen yerlerden birisi olan Malmö Kalesi’ne doğru yürümeye başladık....

Zanzibar - Baharat Bahçesi
Bu sabah yardım faaliyetlerine katılmak için yine yollara düştük. Bu tropikal adanın içinde hava durumu çok değiiklik gösterebiliyor. Biz şehir merkezinden çıktığımızda hava açıkken köye yaklaştıkça havanın yağmurlu olduğunu gördük. Burada yolculuk yapmak çok keyifli. Tablolarda, belgesellerde veya coğrafya kitaplarında gördüğümüz ağaçların, ormanların, toprakların, meyvelerin, saman çatılı evlerin arasından geçiyoruz. Gittiğimiz köydeki toprağın rengi kıpkırmızıydı. İlginç bir şekilde henüz yağmur yağmış olmasına rağmen toprak çok çamur haline gelmemişt, üzerinde rahat yürünebilecek kadar sertti....

Kopenhag - Helsingør ve Kronborg Kalesi
Bugün, havaalanından bindiğimiz tren ile yaklaşık 2 saatlik yolculuğun ardından Helsingør’a ulaştık. Burası Kopenhag’ın bulunduğu Zelanda adasının en kuzeydoğusunda ve İsveç şehri Helsinborg’un tam karşısında bulunan bir liman kenti. Tren istasyonundan çıktıktan sonra eski kentin sokaklarından geçerek ilk durağımız olan Øresund Akvaryumu’na gittik. Akvaryum fazlasıyla küçüktü, her mekan için bu tabiri kullansam da şu şekilde bir açıklama yapabilirim: Akvaryumun girişinden içeriyi tamamen görebiliyorsunuz ve mekan 150 metrekare bile değil. İçeride denizyıldızı, deniz anemonu, ufak bir yengeç ve bir kalkan balığı ile birkaç balığa dokunabileceğiniz 3 adet su tankı bulunuyordu....

Zanzibar - Hapishane Adası
Bugün sabah 8 buçuk gibi meşhur kocaman kaplumbağaların olduğu Hapishane Adası için yola çıktık. Gittiğimiz zaman orası da kum adasında olduğu gibi tapulu adamız gibiydi ama gittikçe dolmaya başladı yine. Buraya iskeleyi yeni yapmışlar. Tanzanya hükümeti buraya el koyduğundan beri de ücretler uygulanmaya başlanmış. Önceden hiçbir şey yapmadan kaplumbağaların olduğu tarafa girilebiliyormuş. Anladığım kadarıyla Tanzanya, Zanzibar’da işgalci gibi bir konumda. Bunu en çok eskiden açık kıyafetle girmek yasak olan yerde şimdi “peçeyle girilemez” işareti olmasıyla anlayabiliyoruz....

Kopenhag - Danimarka Müzesi ve Amager Sahili
Kaldığımız otelden M2 metrosuyla Kongens Nytorv’a oradan da M3 metrosu ile Radhuspladsen’e gittik. İlk olarak Kopenhag İllüzyon Müzesine girdik. Burası birtakım görsel oyunların bulunduğu 2 katlı bir müze. İçerisi fazla büyük değildi ama değişik fotoğraflar çekmek ve ailecek gezmek isteyenler için güzel bir yer ayrıca giriş Kopenhag Kart ile ücretsiz. Buradan sonra rotamızda Kopenhag’ın ünlü lunaparkı Tivoli Bahçesi bulunuyordu. Parka, Kopenhag Kart’ınızı kullanarak ücretsiz girebiliyorsunuz ancak her farklı biniş için ayrı ayrı kendi gişelerinden veya akvaryumun yanındaki ortak gişeden bilet almanız gerekiyor....

Zanzibar - Nungwi
Bugün Zanzibar’ın en kuzeyine, Nungwi’ye gitmek için yollara düştük. Bu yollarda bize en çok tefekkür ettiren şey buradaki ormanların meyve ağacından oluşması oldu. Türkiye’de baksanız orman deyince akla çam ağaçları gelir ama tropikal iklim bölgelerinde muz, papaya, mango, hindistan cevizi ağaçlarının bir araya gelmiş hali orman oluyor. Köylerden geçerken kırmızı muz almak için durduğumuz tezgahın çok estetik bir görüntüsü vardı. Rengarenk muzlar yan yana dizilmiş. Kırmızı muz için de bildiğimiz sarı muzdan çok da bir farkı yok ama daha lifli bir yapıda olduğunu söyleyebilirim....

Kopenhag - Doğa Tarihi Müzesi ve Kastellet
Bugün kahvaltımızı otelde yaptıktan sonra M2 metrosu ile Norreport’a gittik. Burada Kopenhag Üniversitesine bağlı Danimarka Doğa Tarihi Müzesine gittik. Müze oldukça küçük olsa da içerisinde Danimarka’nın Grönland kolonisi sayesinde elde ettiği pek çok canlı ve kayaç koleksiyon parçası bulunuyordu. Özellikle “Great Auk” kuşunun yaşadığı bilinen son üyesinin iç organlarını sergiledikleri kısım koleksiyonlarının önemli bir parçasını oluşturuyordu. Ayrıca narval ve kutup ayısı kafatası koleksiyonu da müzede görebilecekleriniz arasında. Müzenin hemen karşısında 1600’lü yıllarda yazlık saray olarak inşa edilen Rosenberg Kalesi bulunuyor....

Zanzibar - Kum Adası
Bu gece 4’te -saatin 4 olduğunu bilmez bir halde- müezzinlerin “salaaaaahhh” diye bağırmaları ile uyandık. Ben bir ezan duyduğumu ve ezan duası ettiğimi hatırlıyorum ama onu sabah ezanı sanmıştım ve sonraki müezzin bağırmalarında saate bakınca daha 04.15 olduğunu gördüm. Teheccüde kalkalım diye müezzin abiler sağ olsunlar uyutmadılar. Maşallah ama hayran kaldım azimlerine. Bugün kum adalarından biri olan Pange Adası’na gitmek için sabah 8’de yola çıktık. Önceki gün bahsettiğim ateş ağaçlarında “taç utangaçlığı” diye bir kavramın geçerli olduğunu fark ettik....